benben (şimdiye kadar 200 posta) | | Böcekler, eklembacaklılar (Arthropoda) şubesinde yer almasına rağmen, üç çift bacağasahip olmaları sayesinde diğer eklem bacaklılardan ayrılır. Bu şubedeyer alan çıyan ve kırkayakların vücutlarının bütün halkalarında bacakbulunur. Örümcek, akrep ve keneler ise, dört çift bacağa sahiptir.Kabukluların bacak sayısı türlere göre değişmekle beraber, bunlarda enaz beş çift bacak bulunur. Günümüzde bir milyon civarında böcek türübilinmektedir. Bu sayı, hayvan türlerinin yaklaşık % 80’ini teşkileder. Böcekler, fert sayısı bakımından dünyanın en kalabalıkcanlılarıdır. Bazı karınca türlerinin 20 milyon ferdinin bir yuvadayaşadığı bilinmektedir. Eğer böcek miktarını insan sayısıylakıyaslarsak, her insana 1018 adet böceğin düşeceği tahmin edilmektedir.
Böceklerin bu kadar çok tür ve ferde sahip olmalarına vesile olanhususların başında, zırh şeklinde bir dış iskeletle donatılmış olmalarıgelir. Dış iskelet; böceklerin ve diğer eklem bacaklıların dışyüzeyinin tamamını kaplar ve vücut duvarı (integüment) olarakisimlendirilir. Vücut duvarı; kütikula, üst deri ve bazal zar olmaküzere üç tabakadan inşa edilmiştir (Şekil 1). Vücut duvarı, içorganların dış tesirlerden korunmasına vesile olur ve kasların bağlantınoktalarını teşkil eder. Vücut duvarı aynı zamanda, vücudun su kaybınınbüyük ölçüde önlenmesinde rol alır, canlı veya cansız yabancımaddelerin böcek vücuduna girişine engel olur ve böceklerin renklerinioluşturan renk (pigment) maddelerini ihtiva eder.
Vücut duvarı, tekdüze (üniform) bir yapıda değildir; hem canlı, hem decansız tabakalar ihtiva eder. Bu tabakalar, böceğin ihtiyacına görevücudun değişik yerlerinde farklı hususiyetlerde yaratılmıştır. Meselâbirçok ısırıcı-çiğneyici böcekte üst çeneler, ince yumuşak metallerikemirip delebilecek kadar sertleşmiştir. Vücut duvarı, kaslarınbağlandığı bölgelerde de oldukça kalın ve sert, eklem yerlerinde iseyumuşak ve esnektir. Bu sayede kas kasılması ile vücut duvarınınzedelenmesi engellendiği gibi, eklem hareketleri de kolayca yapılabilir.
Diğer birçok canlıya göre böcekler daha dayanıklı ve güçlüyaratılmıştır. Buna vesile olan husus, vücudu saran dış iskeletinsilindir veya kürevî yapısıdır. Boru şeklindeki bir çubuk, aynı eninekesite sahip içi dolu bir çubuktan yaklaşık üç kat daha kuvvetlidir.Aynı ağırlık ve boya sahip çubuklardan içi boş olan, doluya göre dahamukavemetlidir. Fark sadece içi boş olanın, çap ve yüzey olarak dahafazla olmasıdır. Meselâ yüksek gerilim hatlarını taşıyan çelik elektrikdirekleri, aynı miktarda demir kullanılarak içi dolu şekildeyapılsaydı, elektrik hatlarını taşıyamazdı. Buna mühendislikte yüzeydestek yapısı denmektedir. Bir böcek metrelerce yukarıdan düşse veyahızla bir yere çarpsa da, sağlam vücut duvarı sayesinde çoğu zamanzarar görmez. Bu yönüyle böcekler, insan gibi iç iskelete sahip birçokcanlıdan daha fazla avantaja sahiptir.
Madem dış iskelet bu kadar avantajlı, o zaman niçin insan ve diğerbirçok canlının dış iskelete sahip olmadığı hususu akla gelebilir.Vücudu saran böyle silindirik bir dış iskeletin mukavemeti, kendikesiti ile doğru, vücudun enine kesiti ile ters orantılıdır. Bu sebepleböcek gibi küçük organizmalarda vücut böyle bir kabukla (dış iskelet)kaplanmaya daha müsaittir. Daha büyük organizmalarda vücudun eninekesiti büyük olduğundan böyle bir dış iskeletin yeterli mukavemetisağlayabilmesi için, çok kalın olması gerekecekti. Ayrıca canlıbüyüdükçe böyle bir iskeletin ağırlığı hem vücut ağırlığına nispetleartacak, hem de canlının hareket kabiliyetini oldukça kısıtlayacaktı.Neticede canlı, iskeleti taşıyabilmek için çok fazla güç harcamakzorunda kalacaktı. Meselâ fil, dış iskelete sahip olsaydı, kendiağırlığının çok büyük kısmını meydana getiren ağır bir evi sırtındataşıyan dev kaplumbağa benzeri bir canlıya dönüşecekti. Küçük birböcek, ağırlığına göre hafif bir vücut duvarı taşırken, büyük bir canlıkendi ağırlığından fazla vücut duvarına sahip olmak zorundakalabilecekti. Büyük canlılarda dış iskelet yerine iç iskelet olması,bu fazlalığı ortadan kaldırmakta, meselâ 70 kg ağırlığındaki birinsanda 7 kg kemikten oluşan iç iskelet vücudu taşıyabilmektedir.Böceklere dış iskelet, büyük canlılara da iç iskelet veren Sâni-i Hakîmher canlıyı en uygun yapıda yaratmıştır.
Böceklerin dış iskelete, büyük canlıların iç iskelete sahip olmalarıevrim inancının temelsiz olduğunu gösteren en önemli delillerden sadecebiridir. Sözde evrim macerasında küçük canlılardaki dış iskelet, nasıloldu da büyük canlılarda iç iskelete dönüştü? Evrim olsaydı büyükcanlılarda da hantal ve ağır dış iskelet olması gerekmez miydi? Böylebir sözde değişme tesadüfen veya akılsız şuursuz atomların, proteinmoleküllerinin marifetiyle ortaya çıkar mıydı?
Bu küçük canlıları dış iskeletle donatan Sâni-i Hakîm, bu dış iskeletinyapısını ince mühendislikhesaplarıyla süsleyerek mükemmel bir sanateseri yaratmıştır. En içte canlı bir tabakadan yaratılan bazal zar,mukopolisakkarit yapısında ve 0,5 mikron kalınlığındadır. Bu zarınüzerini tamamen örten tek sıra hâlinde dizilmiş üst deri tabakasıvardır. Bazal zar, vücut duvarı ile vücut boşluğu arasında örtüşeklinde bir sınır meydana getirir. Üst deri ise, vücut duvarının dışkısmını teşkil eden cansız kütikula tabakasının inşasında rol alansalgıların üretildiği yerdir. Bu yönüyle böceklerin vücut duvarınıparmaklarımızın uç kısmını kaplayan tırnaklarımıza benzetebiliriz.
Kütikula tabakasının yapısında birçok sanat sergilenmektedir. Kütikulaiki tabakadan yaratılmaktadır. Bunlardan dışta olana üst kütikula,alttakine ise ön kütikula adı verilir. Ön kütikula; dış kütikula ve içkütikula olarak ikiye ayrılır. Kalınlığı 200 mikrona kadar ulaşan önkütikula, üst deriye salgılatılan kitin ve proteinlerden yapılmışcansız bir tabakadır. Bu tabaka, bir kitabın sayfaları gibi üst üstebinen yüzlerce lamelden meydana geldiği için çok sağlamdır. Bulamellerin yapısı da oldukça ilginçtir. Her lamel, birbirine paraleluzanan kitin moleküllerinin teşkil ettiği çok ince liflerin(mikrofiberler) proteinler içerisine gömülmesiyle meydana gelmiştir.Üst üste yer alan her bir lameldeki lifler bir öncekine göre belli biraçı yapacak şekilde dönerek sıralanmıştır (Şekil 2). Bu şekildekikütikula üst üste binen yüzlerce lamele sahip bir kontrplâk yapısınabenzer. Kütikulanın bu şekilde lamellerden yapılması ve her bir lamelinde farklı yönde uzanan liflerden oluşması, mukavemetini ve esnekliğinien üst seviyeye çıkarmaktadır. Eğer lamellerdeki liflerin hepsi aynıdoğrultuda yerleştirilseydi, kütikula bu yönde ortaya çıkacakgerilmelere karşı yüksek derecede dirençli olurken, buna dik yöndegelecek bir gerilme neticesi kolayca yırtılarak zarar görecekti.Hücrelerden salgılatılan cansız kitin ve proteinlerin belli bir intizamiçinde değişik yönlerde mükemmel bir şekilde dizilmesi, tesadüfen veyakendi kendine olabilir mi?
Kitin, kimyevî yapısında azot bulunan bir polisakkarittir((C8H13NO5)n). Protein ve kitin molekülleri arasında kovalent bağlar(elektronların ortaklaşa kullanıldığı bağlar) bulunur. Böyleceglikoprotein bileşikleri inşa edilir. Kitin, prokütikulanın kuruağırlığının % 25-60’ını teşkil eder.
Dış kütikuladaki protein molekülleri birbirine kinon molekülüvasıtasıyla bağlanır ve bu şekilde kütikula sertleştirilir. Böceğinkanat tabanı gibi esneklik gerektiren bölgelerinde, resilin adı verilenlâstik benzeri bir protein bulunur. Buralarda kütikula yay şeklindeharekete mârûz kalmaktadır. Resilin proteini gerildiğinde enerji depoeder, gerilim ortadan kalktığında da bu enerjiyi kullanarak tekrarorijinal şekline döner. Bu proteine verilen müthiş gerilme ve esnemekabiliyeti, pire ve çekirge gibi böceklerin olağanüstü sıçramalarındakien önemli faktördür. İç kütikuladaki proteinler fazla miktarda su itici(hidrofobik) aminoasit ihtiva ettiğinden ve protein molekülleribirbirleriyle zayıf yan bağlarla bağlandığından yumuşak ve esnektir. Busebeple vücut duvarının eklem yerleri gibi esneklik gerektirenkısımlarında dış kütikula ya çok incedir veya bulunmaz. Böylece,vücudunu saran kütikula böceği dış tesirlerden koruyabilecek kadar sertve kuvvetli, aynı zamanda hareketini engellemeyecek kadar da esnektir.
Üst kütikula, üst deri hücreleriyle hususi salgı hücrelerinesalgılatılan maddelerin karışımından teşkil edilmiştir; ancak bununyapısında kitin bulunmaz. Kalınlığı 1–4 mikron arasında değişir ve dörttabakadan müteşekkildir. Ancak, böceğin yaşadığı çevreye uyumlu olarakbazı böceklerde veya böceğin bazı kısımlarında bu tabakalardan biriveya birkaçı bulunmayabilir. Dıştan içe doğru bunlar; cila, mum,polifenol ve kütikülin tabakaları olarak sıralanmıştır. Cila tabakasıoldukça sert ve kuvvetli bir yapıdadır. Vücut duvarının en dış sathınıteşkil eder. Mum tabakası uzun zincirli hidrokarbonlar ve yağasitlerinden yapılmıştır. Mum molekülleri altta kütiküline tek sırahâlinde sıkı bir şekilde bağlanmıştır. Bu moleküllerin polar olmayan(suyu itici) grupları, dışa doğru yönelmiştir. Oldukça düzgünsıralanmış ve dikey eksene yaklaşık 25°’lik bir açı oluşturacak şekildepolar gruplar ile kütikülin tabakasına sıkıca bağlanmıştır. Bu tabakabu şekilde bir açıyla dizildiği için moleküller arasındaki boşluklar enaza indirilmiş ve böylece su kaybına karşı çok dirençli bir hâlegetirilmiştir. Eğer moleküller dik olarak dizilseydi, aralarında dahafazla boşluk kalacağından su kaybı daha fazla olacaktı (Şekil 3). Buvesileyle böcekler, diğer canlıların yaşamakta güçlük çektiği aşırısıcak ve kurak alanlarda kolayca yaşayabilir. |