Yılan Kardeşliği

Farah Yurdözü'nün bir kitabında ise şöyle anlatılıyor;

"Annunakiler ırkından olan Enki'nin kurduğu Yılan Kardeşliği ilk başta ruhsal bilgiyi yaymak ve insanlığa gerçeği anlatmak amacıyla kurulmuş bir gizli tarikat-örgüttü. Dünya dışı varlıklar ruhsal bilginin insanlara verilmesini istemiyorlardı, bu yüzden Enki bu Yılan Kardeşliği adı altında yürütülen okulu bir gizem okulu haline getirdiler. Yani bu dersleri artık gizli gizli veriyorlardı. Yakın bir süre sonra Dünya dışı varlıklar bunun farkına vardı ve Enki'yi öldürmeye çalıştılar, fakat öldürmeyip sadece ceza verdiler. Fakat ceza ise Enki'nin asla Dünya'dan ayrılamaması ve ölümlü bir kimliğe bürünmesiydi. Enki reenkarnasyon olayı gerçekleştirerek 1000lerce yıldır tekrar farklı kimliklere bürünerek ölüp tekrar yaşama kavuşmaktadır. Fakat Enki'den sonra Yılan Kardeşliği el değiştirip amacından sapmıştır. Ve günümüzde elit kısmın eline geçip kötü emeller ve ruhsal bağımlılığı amaçlayarak işlev görmektedir. Ve bu Yılan Kardeşliği'ni günümüzde yöneten elit yöneticilerin de dünya dışı varlıklarla iletişimde olduğu bilinmektedir. Günümüzde Yılan Kardeşliği farklı isimlerle günümüzde kendini göstermektedir."

 

Farklı bir kaynakta ise;

"Sümer Yılan Kardeşliği" Örgütü

W. Bramley, "Gods of Eden" (Cennetin tanrıları" adlı kitabında gizli örgütlerin insanlık tarihinin arka planındaki itici güç olduğunu iddia etmektedir. Bramley'e göre, gizli örgütler, tarih öncesi "Yılana tapanlar" kültü tarafından, insanlığı zalim "Nezaretçilerin" (Dünya dışı ziyaretçilerin[1]) tuzağından kurtulmak için kurulmuştu. Bu uğraşları başarısızlığa uğrayınca, "Yılan Kardeşliği" örgütüne "Nezaretçiler"in ajanları sızdı ve örgüt insanlığa karşı cephe aldı. Bu örgüt, bugün de muhtelif gizli örgütler içinde yeniden doğarak yaşamakta ve insanlarla ile ilgili birçok olayı yönlendirmektedir. Bramley'in "Yılana tapanlar" kültü ve gizli örgütlerle ilişkileri oldukça gerçekçidir. Bilindiği gibi, yılan insanlar tarafından bilinen en eski dinsel sembollerden biridir. Tevrat'ta, Musa'nın Yahudiler arasında "Yılana tapan" bir mezhebe rastladığı anlatılır. Bu mezhep, yüzyıllar boyunca yılan için insanları kurban etmişti.

Modern dinler tarafından, yılan –diğer bütün pagan sembollerle beraber- kötülüğün ve şeytanın bir sembolü sayılmıştır. Yılana tapanlar dinlerini devam ettirmek ve baskılara maruz kalmamak için gizli örgütleri kurmuşlardı. Bramley'e göre, bütün gizli örgütler –Masonlar, Gül haçlılar, İran ve Asya mezhepleri, eski "giz" mezhepleri, paganlar, yılana tapanlar v.b- birbirlerinden ne kadar farklı görünürlerse görünsünler, hepsinin ortak motifleri ve inançları vardı. Örneğin "her şeyi gören göz bütün bu örgütlerde çok sık karşımıza çıkan bir semboldür. Bramley, "Her şeyi gören göz" (Bir üçgen içinde ışık saçan göz), Masonlukta da kutsal olarak kabul edilen bir semboldür, demekteydi. İlk Hıristiyanlar ve Mısır dini de "Horus'un gözü" bu göz sembolünü kullanmışlardı. Peki bütün bunları birbirine bağlayan halka ne idi?

Bramley, bu insanların "tanrılar" dedikleri varlıklardı diye cevaplamaktadır. O, mitolojide tabletlerine kadar geriye giderek, tarih öncesi çağlarda da aynı hikayeleri bulduğunu iddia etmiştir.[2] Bramley'e göre bu tanrılar havada uçabiliyor ve insanlara benziyorlardı. Bazı iddialara göre, Führer'in yardımcısı R. Hess adı geçen örgütün (Yani Vril veya diğer adı ile Sümer Yılan Kardeşliği) önde gelen inisiyelerindendi ve Hitler'den daha üstü bir derecede idi. Hess, 1941 yılında Hitler Almanyası'nı terk ederek, özel bir kişi ile görüşmek ve bir çeşit büyüsel ayine katılmak üzere İskoçya'ya gitti. Bu ayin bir "Zaman Yolculuğu" ile ilgili idi. Kontrol grubu, "Marduk" diye bilinen Aryan gezegeninin [3] Mars'la aynı yörüngede rezonansa girmesini beklemişti. Çünkü ancak bu şekilde zamanda yolculuk yapılabiliyordu. Hess'in İngiltere'de Crowley'in Ashdown ormanında Hess'i İngiltere'ye getirmek üzere bir büyü ayini yaptığı biliniyor. Başka bir iddiaya göre de, gerçek Hess başka bir zamana gönderilmişti. Yerine Hess'e benzeyen başka birisi geçmişti. Birçok muhafazakar kaynaklar ve Nürnberg mahkemelerini eleştirenler, R. Hess'in bir ikizi (genetik kopyası mı) ile değiştirildiğine inanmışlardı.

William Bramley, "The Gods ef Eden" (Cennetin tanrıları) adlı kitabında Orange hanedanı üstündeki görünmeyen Alman etkisini, "Yılan kardeşliği" örgütüne bağlar. Bramley adı geçen kitabında Avrupa'daki monarşi kurumunun eski Sümer tanrılarına kadar uzandığını ileri sürmüştü. Sümer tabletlerinden anlaşıldığına göre, ilk insan krallar, insan kadınları ile evlenen dünya-dışı nezaretçi yöneticilerin soyundan geliyordu. Böyle bir soy, kraliyet kanı kimliğini kazanmayı hak ediyordu. Bu tanrılar "Mavi Derili" veya "Mavi Kanlı" olarak ta biliniyordu ki, "Mavi kan"ın soylular için kullanılmasının bir sebebi de budur.

William R. Lyne, "Space Aliens From The Pentagon" (Pentagonlu uzaylı-yabancılar) kitabında, Sümerlilerin dünya dışı kökenli olduğunu iddia eder. Lyne göre, "Sümer"="Marduk"un "Kara Güneş halkı" anlamına geliyordu. Yine ona göre, Cermen kabilelerin kökeni Hyperborea'ya dayanıyordu. Bazı CIA araştırmacılarının yaptığı araştırmalar da Sümerlilerin kökenlerinin Aldebaran denilen yıldıza kadar uzandığı tespit edilmişti.

(1) Gri'ler ya da Marduk'lular olabilir.
(2) Bu konuda daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler Zecharia Stichin'in "12. Gezegen" isimli kitabına başvurabilirler.
(3) Marduk, 12. gezegen olarak da bilinir. Sümerliler bu gezegeni "NİBİRU" diye adlandırıyorlardı. Yörüngesinin Jüpiter ile Mars bir yerde göründüğü iddia edilir. (Maldek mi? Astreoit Kuşağı mı?)
Sitemiz Hakkında
 
Sitemizin yapımı hala sürmektedir Bizi takip edin! :)
Bugünkü Güncelleştirmeler
 
Sitemiz yapılandırmadan çıkmıştır! Fakat hala sitemizde eksiklikler bulunmaktadır! Bunlar zamanla telafi edilecektir!
 
Bugün 11 ziyaretçi (12 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol